24 Şubat 2012 Cuma

ne sen Lotte' sin ne de ben Werther,
ne sen uğruna ölünebilirsin ne de ben uğruna ölebilirim.

kelebek kadar

içimde yine bir yazma isteği var. ama bu sefer ne öfke ne yalnızlık ne de nefret olacak içinde. garip bir kıvılcım bu. aslında tanıdığım bana yabancı olmayan bir his, kelebek kadar ömrü olan. bu his ne zaman düşse içime onu yok etmek için bahaneler arıyorum  nedensizce. sonsuz olmasını istedikçe sonunu getiriyorum. geriye hayal kırıklığı kalacağını bile bile düşüyorum her defasında peşine. küçücük bir duygu büyük çelişkilere sürüklüyor beni. oysa düşünmesem bu kadar, gitmesem üstüne belki geçip gidecek sessizce ya da hiç bitmeyecek, ama hiçbir zaman yıkıcı olmayacak. bu da benim zayıf noktam işte. sonunu bile bile denemekten çekinmiyorum. geriye pişmanlıklar kalsa da sanırım ben yaşanılmayan anların pişmanlığını yaşamamayı tercih ediyorum. hangisinin daha iyi olacağını hiçbir zaman bilemeyeceğim. çünkü 'ya öyle olsaydı' ların cevabını öğrenemeyeceğimiz bir film hayat, geri dönüp yeniden çekme fırsatımızın olamayacağı.

14 Şubat 2012 Salı

aşka ve bana

aşık olmadan geçen her saniye anlamsız. bunu tek bir güne mal etmek de en az o kadar manasız. bazen düşünüyorum da asıl önemli olan ne bu hayatta? aşk mı yoksa başarı mı? her insan için değişir belki bu iki seçenek ama benim için asıl önemli olanlar bunlar. eğer tercih hakkım olsa hangisini seçerdim? gerçi ne önemi var ki bunun ikisi de benden o denli uzak ki.

başarılı insanlara bakıyorum onlar gibi olmaya çalışıyorum, ama başkalarını, ki dünyanın en önemli kişilerinden de olsa, onları taklit ettiğim sürece hiçbir şeyi başaramayacağımı da biliyorum. kendim gibi olmaya çabalamak istiyorum ama o an bir şey dank ediveriyor 'ben kimim?'. aşk, başarı, mutluluk ve daha nicesi bu noktada kesişiyor. kendi olmayı başardığında geliyor tüm bunlar insana. ama ben kimim? ben ne istiyorum ve ben ne olmalıyım?

çok istediğim bir şey varsa şu hayatta o da bir şeyleri başarabildiğimi görmek. ben ne kadar istesem o denli uzaklaşıyor benden bu dilek. her şeye aynı uzaklıktayım, bir şey hariç. onda başarıyı yakalayabileceğimi düşünmek bile çok uzak, çünkü ne zaman bir şeye olan inancım artsa onu hayal kırıklığı takip ediyor.

ben kazanmaya aşığım ve onsuz hayat çok anlamsız. aşk sadece bir bireye ya da varlığa bağlanamayacak kadar yüce bir duygu, emek isteyen ve emeğinin karşılığını veren. başarılı insanlar bu emeği verebilen insanlar. bense olduğum yerden bekliyorum her şeyi. peri masallarına inanarak mı büyüdüm de hep bir sihirli değneğe ihtiyaç duyuyorum ya da gerçekten de bir sihirli değneğe ihtiyacımız olduğu için mi böyle hissediyorum bilmiyorum. tek istediğim artık var olduğumu iliklerime kadar hissetmek. bir gölge gibi yaşamaktan artık çok yoruldum.