25 Haziran 2014 Çarşamba

içim sıkılıyor. dolaptan bir bira alıp sigara yakmalı belki de. bu yaşıma kadar sıkıntılarımla bir şekilde baş ettim. bazen tökezledim, sonu antidepresanla bitti. ama alkol ve sigaraya sarılmayı hep acizce buldum. ve bu sene aciz bir insan oldum ben.
ihanete uğradım ve bi sigara yaktım.
sınavlarım vardı ve bi sigara yaktım.
insanlardan nefret ettim ve bi sigara yaktım.
reddedildim ve bi sigara yaktım.
kendimi affedemeyeceğim hatalar yaptım ve bi sigara yaktım.
ve içtiğim rakının yakında çok güzel gitti bi sigara.
ama hep bi nedenim vardı.
canım istediği için içmedim hiç.
aksine her içişimde tiksindim.
ama içtim.
çünkü hiç bu kadar bir başıma değildim.
yazmak yetmiyor artık.
2010dan beri buraya yazıyorum. ilk defa bu sene bu kadar okunmak için çabalıyorum.
artık kendime yazmak yetmiyor.
takma isimlerin ardından yazmak da yetmiyor.
artık tanıdığım, bildiğim insanlar okusun istiyorum.
bi yanım da korkuyor, tanıdığım insanlara bu denli içimi açmaktan.
çünkü nasıl yargıladıklarını en iyi ben biliyorum.
ama bir kez başkasına açıldı mı insan,
yeniden kendiyle konuşması zor oluyor.
bi kere biriyle uyudu mu insan,
yalnız başına uyumak eskisinden zor oluyor.
bi kere tam hisseti mi insan,
yeniden eksik hayatına dönmek zor oluyor.

19 Haziran 2014 Perşembe

''yalnız insan çaresizce sarılır gelen her umuda. bu yüzden aldanışları ve aldatılışları kolay olur.''

kitabını okumadım, yazar hakkında hiçbir fikrim yok, ama bu cümle kadar içinde bulunduğum durumu özetleyen hiçbir şey olamaz sanırım.

yıllar önce gittiğim psikolog benim için, 'bir sorunu yok, ama çok yalnız' demişti. kendimi bildiğim günden beri bildiğim bir gerçeği başkasının söylemesi neyi değiştirdi bilinmez. yalnız olduğum gerçeği dışında.

bu yalnızlık öyle tek başınalık değil ya da kalabalıklar içinde yalnızlık da. bu içten içe bildiğin bir yalnızlık. gözlerinin kahverengi olması, saçlarının sarı olması kadar somut ve elin, kolun, bacağın gibi senden bir parça. aldığın her nefeste hatırlatıyor kendini. bu öyle bir yalnızlık ki milyonlarla savaşabilir tek başına. acıdan kıvranan insanın aldığı morfin gibi, ben de aldanışlarımla acımı hafifletmeye çalışıyorum.

9 Haziran 2014 Pazartesi

insanlardan hep kaçtım. bunun bir nedeni beni terk edeceklerinden , diğeri de biri beni gerçekten tanırsa içimdeki karanlığı görmesinden korkmam. mesela bu blogu okuyan biri beni sevemez gibi geliyor. aslında bunun başlıca nedeni benim kendimi sevmemem. ben kendimi sevmezken insanlar neden sevsin ki?

şimdi düşünüyorum da hayatımdan birçok insan çıktı ve çoğunda da bu ilişkileri bitiren ben oldum, sadece sevgili olarak değil her anlamda. öleceğini bildiğin için yaşamaktan vazgeçmek gibi bir şey bu. insanlar beni terk etmeden ben onları terk ediyorum.

ama artık değişmek istiyorum. sonunu düşünmeden ilişkiler yaşamak istiyorum. fedakarlık yapmak istiyorum. karşımdaki beni tanırsa beni sevmez diye korkmak istemiyorum artık. şimdiye dek sevmek değil de sevdiğini söylemek hem zor geldi hem de acizce geldi sanırım. güçlü olmalıydım ben, güçlü görünmeliydim. hayatımda yaşadığım en zor anları düşünüyorum da, çoğunda ağlamadım, güldüm çoğu zaman. ama küçücük bir şeye saatlerce ağladığım oldu. kahvaltı yaparken ağladığım oldu benim, yolda yürürken, durupdururken. şimdiye dek sorunları hep görmezden gelerek yaşadım. kestirip atmak hep kolaydı. ama mücadele etmeyi hiç seçmedim ben, hemen pes ettim. gittim. yeni başlangıçlar yaptım. sonra onlar da bitti.

bir kısır döngünün içindeyim. artık bu döngüyü kırmak istiyorum. anı yaşamak istiyorum. hayatı kaçırıyorum. artık hayatı yakalamak istiyorum.