16 Kasım 2013 Cumartesi

sahilde yürürken bir taş gördüm döndüğümde hala oradaysa 'bana karşı bir şey hissetmiş demektir.' dedim. 'eski günlerdeki gibi' dedim sonra, küçükken de böyle oyunlar yapardım isteklerimin olup olmayacağına dair. döndüğümde taş oradaydı aldım ama ilk gördüğümki kadar güzel gelmedi gözüme denize attım. sonra bir taş daha gördüm aslında denize attığım ilk gördüğüm taş değilmiş. aldım taşı ve birgün ona vericem dedim ama bunu hiç yapamayacağımı bildiğim için ben de bir hikaye yazmak istedim.
taşa baktım, ikiye ayrılmak üzere gibiydi ben de bir tarafını bana diğer tarafını sana benzettim. bana benzettiğim bir kalbin yarısı gibiydi, yaşadıklaarı onu biçimlendirmeye yetmişti ama diğer taraf sanki kaçmaya çalışır gibi duruyodu. diğerine göre daha büyüktü ve şekillenmemişti kalbin diğer yarısı olmasına daha çok vardı. bir taşın şekillenmesi yüzyıllar alabilir ve bu bizim ömrümüz için sonsuzluk demek. sonsuza dek imkansız der gibiydi, sonsuza dek imkansız der gibiydin.
aklımdan geçenleri yazmak için kalemim yoktu. unutmaktan korktum kelimeleri. boşver dedim unut gitsin. tekrar yazarsın ne de olsa aşk bahanesidir yazmanın. senin daha çok bahanen var...