20 Mayıs 2014 Salı

aslında bu yazıyı kitabı okur okumak yazmak isterdim ama ancak fırsat bulabiliyorum.

şimdiye dek iyi bir arkadaş, dost, sevgili olamadım. sanki insan ilişkilerinin bir formülü var ve ben bunu bilmiyorum. her neyse konumuz bu değil, konumuz sensin. 'şimdiki çocuklar harika' kitabını okuduktan sonra ilkokul öğretmenime kızdım, bu kitapla beni neden tanıştırmadığı için. gerçi şu an bu kitabı öneren öğretmenlerin soruşturma geçirdiği bir ülkede yaşıyoruz. acaba sen nasıl bir dünyaya gözlerini açacaksın?

kitabı okuduktan sonra aklımdan geçen diğer şey de 'bu kitabı mutlaka çocuğuma okutacağım.' oysa daha önce hep korkunç gelmişti bana 'anne' olmak. kendi anneme defalarca sormuştum hatta 'bütün hayatını bize adamak korkunç değil mi?' diye. anne olma fikrinden korkmamın en büyük nedeni de iyi bir arkadaş, dost, sevgili olamayan benim iyi bir anne olamayacağıma dair inancım. iyi bir eş olacağımı da düşünmüyorum zaten. ama diyelim ki ben tüm ön yargılarıma rağmen anne oldum, bunu yazmak bile içimde büyük bir hayret uyandırdı, işte o zaman bu yazıyı sana okutacağım. tabi önce kitabı okutacağım sana.

sana kızım diyesim geliyor. ama önemli olan sağlığın tabi (burada gülücük var). biliyor musun ben gelecekte aşık olacağım adam için mektuplar yazıyorum. en büyük sırlarımdan birini verdim bile sana. mektupları yanlış insana mı veririm, o mektuplar babanda mı olur yoksa sonsuza dek oldukları yerde mi kalırlar bilmiyorum.

senden şimdiden özür diliyordum, korkunç bir anne olacağımdan eminim çünkü. ama sen yine de nefret etmemeye çalış benden. ben hayatım boyunca kimseyi çok sevmedim ve büyük fedakarlıklar yapmadım. seni de sevememekten korkuyorum. hayatımı tek bir kişiye adamaya cesaret edebilir miyim bilmiyorum. senin annen hep böyle gerçekçi olacak işte. seni el bebek gül bebek büyütmeyecek. nasıl büyütecek inan hiçbir fikrim yok.

bana benzemeni ister miyim? hem evet hem hayır. senin hayattan zevk almanı ve tutkularının olmasını isterim. bu tutkularının peşinden gitmeni. işte bunlar bende noksan. her düştüğünde ağlamanı, pahalı oyuncaklar istemeni kısacası şımarık bir çocuk olmanı istemem. daha şimdiden kalkmış sana ahkam kesiyorum. kitabı okuduktan sonra yaptığım çelişkiyi göreceksin sen de.

ben şimdi 20 yaşındayım. sen 20 yaşına geldiğinde bu yazıyı beraber okur güleriz belki. aman tanrım 50li yaşlarda olacağım. kulağa korkunç geliyor. daha bir sene sonrasını düşünemezken ben 30 sene sonra kim bilir nasıl olacağım. belki olmayacağım. belki sen de olmayacaksın. yine de ben mektuplarımı sahiplerine ulaştırmayı umut edeceğim.

belki güzel bir hayat sunamayacağım sana. ama ne olursa olsun yanında olmaya çalışacağım. dürüst olacağım sana karşı. bu yüzden canın yanacak. hayatın acımasız değil de insanların acımasız olduğunu öğreneceksin. sen tüm yaşayacaklarına rağmen acımasız insanlardan olma. başaramadıklarını çocuğuna yaptırmaya çalışan ailelerden mi olurum bilmiyorum, ama en azından bunu başarmanı isterim. ve de kocaman güzel gülüşlerinin olmasını.

hep gül...