kendi kendime yazdığım için şizofren koydum bu blogun ismini, ama günlük kendi kendine yazılmaz mı zaten neden şizofren olsun? hem başkalarıyla paylaşmak isteyip internete yazıp sadece, yani çoğunlukla, kendime sakladığım için belki de.
sanal olan her şeyden soğuyan ben aynı zamanda sanal aleme nasıl bu kadar bağlıyım? eski zamanlara ait olmak isteyip bu kadar teknolojinin içine gömülmem neden? gerçeklerin korkunçluğundan bir kaçış belki de. kafamızdaki kadar güzel şeyleri gerçeklerden uzakken yaşayabileceğimizi düşünmemden ya da. belki hepsi belki hiçbiri. kesin olansa benim bir ekrana bağlanmam.
eski zamanlarda yaşasam belki daha üretken olurdum. bu zamanda yaşarken mümkün değil mi? mümkün belki de. ama eskiden insanların uğruna ölebilecekleri amaçları varmış. şimdiyse kendi içimize gömüldük bir o kadar bencilleştik ama bencilleşirken o kadar kendimizden, benliğimizden koptuk ki sadece nefes alıp veren birkaç günü, birkaç yılı kurtarmaya çalışan varlıklara döndük. gelecek kaygısına gömdük başımızı deve kuşu gibi gelecekten de bir o kadar koparak. asıl gelecek yüzyıllar sonrası. o zamanlara ne bırakabildiğimiz. ve ben bir şeyler bırakabileceğimi hiç sanmıyorum. gerçek ölüm işte bu. ilk çağlardaki gibi ölümsüzlük iksirini aramalıyız yine. içimize o merak düşebilmeli. ve bambaşka şeyler keşfetmeliyiz. ölüm yine olacak elbet, ama gerçek bir ölüm olmayacak o zaman.