4 Ocak 2017 Çarşamba

"her insanın hayatında olmak istemediği insan olduğunu anladığı bir an vardır." demiştim daha önce. genelde 40lı yaşlarda hissedilir bu. babasının ya da annesinde sevmediği ne varsa yaptığını fark eder. ama bu fark etme anı biraz tebessüm barındırır içinde.
ama tüm hayatınızı "birine benzememek" üzerine kurduğunuzda ve o anın geldiğini anladığınızda yaşadığınız hayal kırıklığını nasıl tarif edebilirim bilmiyorum.
bu hayatta her şey olabileceğimi düşünürdüm ama "alkolik" onlardan biri değildi. bütün hayatım müthiş bir ironi üzerine kurulu. hayatım boyunca olmak istemediğim insanın yüzünü taşıyorum. bunca yıl tek tesellimse "onun gibi olmamak" tı. şimdiyse hem yüzümde hem özümde onun gibiyim.
bunu ne kadar umursuyorum?
eskiden olsa yaşamak istemeyecek kadar umursardım. ama insan bir kez, hatta birden çok kez ölümle karşılaştığında çoğu şey önemini yitiriyor. tüm o kariyer çabaları, tüm o hayata anlam yükleme çabaları...
tüm hayat bir nefes kadarken bu kadar çaba neden?
her şeyi bırakıp, hiçbir şey yapmamak neden mümkün değil?
tüm o başarılar, terfiler, maaşlar, ödüller hayata anlam katabilir mi gerçekten?

bu hayatta her şey olmak için çabaladım, hiçbir şey olamadım. tüm hayatımızın özeti bu değil mi gerçekten?
yoksa yine yalnız, ben mi böyle yaşayan?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder