12 Haziran 2011 Pazar

en baştan

hani boğazında bir şey düğümlenir, en yakınına anlatmak istersin en yakınındaki kim onu bile bilemezsin. ne yapacağını bilmez dolanırsın etrafta, şekerini kaybetmiş bir çocuk gibi. olanların tüm sorumlusu sen oluverirsin, öyle hissedersin çünkü. anlatmak istersin ama sözcükler dudaklarından değil gözlerinden dökülür bu kez. 

bazen de en yalnız olduğun anda bir dokunuş hayat verir sana. köşebaşından döndürür seni ya da aklına geride bıraktıkların gelir. bir kişi bile olsun yeter nefes alman için. sonraysa o bilindik soru gelir aklına 'neden?'. neden dersin, neden hep aynı şeyleri yaşamak zorundayız, neden hep en baştan? tüm bunları neden yaşarız bilmeyiz ama yaşarız işte. 

bazen de uçurumdan yuvarlanan tek biz olmayız, sevdiklerimizi de sürükleriz yanımızda. işte o en dayanılmaz olandır. kendimizden çok sevdiğimize üzülürüz, oysaki az önce kendimiz için onu üzmüşüzdür. 
hayat hep böyle işte. çelişkilerle dolu. tüm bu çelişkilerin arasında inatla doğruya ulaşmaya çalışırız,  doğru diye bir şeyin olmadığını içten içe bilirken.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder