eğer ilk öpücükten hemen sonra yazsaydım bu satırları, bulutların üstünü tanımlardım herkes gibi. herkes gibi anlatırdım kelebek gibi çırpınan kalbimi. o anı düşünürsün. ne kadar beceriksizce çırpındığını düşünüp gülersin kendine. sonra zaman geçer. hiçbir şeyin filmlerdeki gibi olmadığını fark etmeye başladığın andır bu. hayalkırıklığı belki de belki de asla aklından geçtiği gibi olmamasından. zaten aklımızdan geçenlerin de asıl sahibi filmler değil mi?
hayatında hep gülerek hatırlamak istediğin bu anın bir ömür saklanmaya değmeyeceğini düşündürür bir an insana ilk öpücük. gözlerini açmışsındır, tutulup kalmışsındır, ya da sadece zamanının gelmediğini düşünmüşsündür. değmeyeceğini düşündürür çünkü bu anın üstüne o kadar düşünmeye başlamışsındır ki beynin artık kötü yönlerini bulmaya çalışır.
kimse anlatmamıştır bize ilk öpücüğün nasıl olduğunu. anlatanlar da en güzel cümleleriyle süslerler bu anlarını. çünkü daha da zaman geçtikçe kötü yanları unutulup o ilk masumluğuyla kalır hatırlarda.
o anda tüm açıklığıyla ortadadır ilk öpücük. başkaları görür korkusu, ne yapmalıyım düşüncesi derken düşünceler uçuverir aklından 'o an' kalır sadece. sonraları düşündükçe farklı detaylar yakalamaya başlarsın, emin olduğun, olamadığın. ama bir yerden sonra da her şeyiyle belirir karşında 'ilk öpücük'. unutulmayacağını bas bas bağırır sana. belki pamuklara sarılı değildir, belki bulutların üstünde de değildir. ama o an tüm masumiyetiyle karşındadır. yeni doğmuş bir bebek gibi. ne kadar ağlamış da olsalar annelerin aklında hep dünyanın en tatlı bebeği olarak kalırlar, tatlı ve en masum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder