küçükken en nefret ettiğim soru 'baban ne iş yapıyor?' du. babası kapıcı olan küçük kız utana sıkıla 'babam kapıcı' derdi. içten içe kıskanırdım onu, keşke benim de babam kapıcı olsaydı diye.
kendimce meslekler uydurdum ben de. liseye gelene kadar 'serbest meslek' dedim. nerden duydum da öyle demeye başladım hiç bilmiyorum.
liseye geldiğimde, okulun ilk günü yine o anlamsız soru buldu beni. 'baban ne iş yapıyor?'. bu sefer emekli demeye karar verdim. ama sorular bitmedi. 'ne emeklisi?' çıktı bir de. emekli dedik işte ne diye sorarsın be adam? eski esnaf olduğundan babam esnaf dedim.
insanlara yaşadıklarımdan bahsetmezdim genelde. liseye geldiğimde anlatmak istedim. tabi ki dinlemediler. onların hep benimkilerden daha büyük sorunları vardı. adeta hangimiz daha çok acı çekiyoruz diye yarışıtırıyorduk. benim birinci olma gibi bir amacım yoktu halbuki, sadace anlatmak istiyordum.
sevgililerim oldu. ama hiçbirine içimdekileri olduğu gibi anlatamadım. alkolik bir babam var diyemedim. utandım hep içten içe. çevremdeki herkesin 'normal' bir hayatı vardı. benim istediğim tek şey 'normal' olmaktı.
iki ay öncesine kadar anlatmaya, yazmaya dilimin varmadığı şeyleri şimdi öylesine rahat yazabiliyorum ki. çünkü ölüm her şeyi değiştirebilecek yegane güçmüş.
geçenlerde biri daha sordu 'baban ne iş yapıyor?' diye. emekliydi dedim. o '-di' boğazımda düğümlendi.
şimdiyse 'baban neden öldü?' diyorlar. işte ben o zaman yıllarca gizlemeye çalıştığım şeyi bi anda söyleyiveriyorum: 'alkolden'
babamın ne iş yaptığını hala merak ediyor musunuz?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder