11 Şubat 2011 Cuma

öyle bir şey işte

Nedir gerçek aşk? İki insanın birbirini tutkuyla sevmesi mi? Sevip de kavuşamaması mıdır aşk yoksa tek taraflı mıdır ne olursa olsun onunla olamayacağını bilmek mi? Peki ya hayatımızın aşkı , kimdir o? Nasıl karar veririz onun ‘O’ olduğuna? Yüzüne mi bakarız aklına mı? Parasına mı konuşmasına mı gözlerine mi yoksa yüreğine mi?
  Aşk mıdır gerçekten iki gün ağlayıp üçüncüsünde başkasını düşleyebilmek. Her yaşadığımız duyguya aşk demek saygısızlık değil midir mecnuna. Çöllere düşer miyiz aşkımızdan Leyla’ ya sırtımızı dönebilir miyiz gerçek aşk uğruna?
Peki ya aşk denen şey  var mı gerçekten?
Diyelim yıllar sonra karşımıza çıktı aşk. Tüm aşk tariflerine uyuyor hissettiklerimiz. Onu görünce yüreğin çarpmayı unutuyor, nefes almak bile aklına gelmiyor, sadece onu duyuyorsun, sadece onu görüyor, onu düşlüyorsun, onunlayken onu özlemiyorsun, özleyemiyorsun çünkü sadece onu hissediyorsun, bildiğin her şeyi unutuyor onun dudaklarından dökülenleri izliyorsun, tüm ömrünü başını onun omzuna yaslayarak geçirebileceğini düşünüyorsun, gözlerini uykuya sırf onu görebilmek için bırakıyorsun, uyandığında nefes almaktan önce onu düşlüyorsun. Ya sonra?
   Bir taraf gereksiz yere daha fazla sever diğerinden, sen onu kelimelere sığdıramayacak kadar çok severken onun da seni bu kadar sevmesini bekleyebilir misin? Ulaşılmaz olanın peşindeyiz hepimiz ulaşsaydık eğer ona aşk olur muydu gerçekten? Aşkı aşk yapan içindeki gizem değil midir zaten?
O seni sevmese ne fark eder ki? En yüce duyguyu yaşıyorsun sen. Herkesin diline doladığı aşk değil bu. Bambaşka bir şey. Hayat bunun adı. yaşamayı öğrendin artık sen, sevmeyi öğrendiğin an yaşamayı da öğrenirsin. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder